Bireylerin gündelik hayatında yaşadığı dönüşüm, her geçen gün etkisini artırmaya devam etmektedir. Kullanılan sosyal ağlardan akıllı telefon ve akıllı şehir sistemlerine kadar dijital dönüşümün her türlü ürünü, bireylerin farklı işlemlerini dijital olarak çözümleyebilmesine olanak tanımaktadır. Bu dönüşümün bir parçası olarak, farklı alanlarda faaliyet gösteren kurum veya kuruluşlarla etkileşim içinde olan bireyler, söz konusu etkileşim sonucunda dijital verinin üretimine katkı sağlamaktadır. Dijital dönüşüm, bireylere hayatlarını kolaylaştırmaları için ne kadar fayda sağlıyor olsa da gündelik hayatın bu denli “dijital verileşmesi” riskleri de beraberinde getirmektedir. Özellikle girişim (startup) aşamasında olan ve büyümeye çalışan organizasyonlar, yaşanabilecek veri sızıntılarına karşı oldukça kırılgan bir yapı içerisinde bulunabilmektedir. Söz konusu veri sızıntıları sonucunda çıkabilecek krizler ise bu organizasyonları hem soyut hem de somut varlıkları bakımından etkileme potansiyeline sahiptir. 

​

Mevcut durum göz önünde bulundurulduğunda, 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı çerçevesinde desteklenmeye hak kazanmış olan "Veri Sızıntılarının Bir Kriz Türü Olarak Değerlendirilmesi: Girişimlerin Marka Değeri ve Marka İtibarına Yönelik Bir Araştırma” başlıklı proje, kriz yönetimi hakkında yapılmış geçmiş ve güncel çalışmalardan yararlanarak, farklı sektör ve aşamalarda bulunan girişimlerin veri sızıntısı krizlerine karşı verdiği/verebileceği mücadele yöntemlerini tespit edecek ve marka değerlerinde ve itibarlarında meydana gelen/gelebilecek değişiklikleri bulup, muhtemel çözüm önerileri sunmaktadır. Alanında uzman akademisyenler ve sektör profesyonellerinden oluşan bir katılımcı grubuyla yapılması planlanan görüşmeler sonucunda toplanan veriler çözümlenmiş ve bu web sitesi bir rehber haline getirilmiştir.

​

Yapılan araştırma sonucunda dijitalleşmenin yaygınlaştığı modern dünyada veri sızıntılarının organizasyonlar için büyük bir kriz unsuru haline geldiği kabul edilmiş ve veri sızıntılarının tüketiciler ve paydaşlar üzerindeki etkisi, güven kaybı ve itibar erozyonu olarak tanımlanmıştır.